1923–1950 Döneminde Türkiye’de Nüfusu Arttırma Gayretleri ve Mecburi Evlendirme Kanunu (Bekârlık Vergisi)

Yaşar SEMİZ

Öz


İki bölümden oluşan bu çalışmanın giriş kısmında devletin yönetim kadrosunda yer alanların
nüfusun attırılması ihtiyacı ile ilgili görüşlerine yer verilmektedir. Çalışmanın birinci
bölümünde 1923-1950 döneminde Türkiye’de nüfusu arttırmak için yapılan doğrudan
ya da dolaylı yasal düzenlemeler ve gösterilen çabalar ele alınmaktadır. Bunların belli
başlı olanlarını şu şekilde sıralamak mümkündür: 18 Mart 1926 tarihli Memurlar kanunu.
Çok çocuklu hâkimlere yardım edilmesi ile ilgili 12 Haziran 1937 tarih ve 3253 sayılı
kanun. 12 Haziran 1929 tarih ve 1525 sayılı halk arasında ‘yol vergisi olarak bilinen’
şose ve köprüler hakkındaki kanun. 6 Mayıs 1930 tarih ve 1593 sayılı genel sağlık kanunu.
Bu bölümde ayrıca belediyeler kanununda yer alan sağlığın korunması ve nüfusun
arttırılması girişimleri, gizli nüfusun kayıt altına alınması ile yurt dışından gelecek
nüfusun iskânı da değerlendirilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde Türkiye’de ‘ Bekârlık
Vergisinin’ nasıl gündeme geldiği ve gelişmelerin nasıl devam ettiği ele alınmaktadır.
Burada verginin ilk defa vatan savunması için genç nüfusa aşırı ihtiyaç duyulduğu Milli
Mücadele yıllarında gündeme geldiği vurgulandıktan sonra. I. Meclise Canik (Samsun)
Milletvekili olarak katılan Hamdi Bey’in ilk bekârlık kanunu teklifini 19 Ekim 1920’de
TBMM’ye sundu. Onu Erzurum Milletvekili Salih Efendi’nin 22 Şubat 1921’deki teklifi
izledi. Her iki teklifin I. maddesine göre TBMM Hükûmeti’nin kontrolü dâhilinde bulunan
yerlerde evliliğin başlangıç yaşı 18 sonu 25’tır. 25 yaşını doldurup da mazeretsiz
olarak evlenmeyenler bekârlık vergisi ile mükellef olacaklardı. O dönemde her iki teklif
de yasalaşmadı. Ancak konu 1950’ye kadar hiç gündemden düşmedi. Milli Mücadele’den
sonra Anadolu’da nüfus çok azalmıştı. Bu nedenle Cumhuriyet’in ilanından sonra nüfusu
arttırmak için çeşitli arayışlara girildi. Bu arayış içinde Yozgat Milletvekili Süleyman
Sırrı Bey ilki 1929 yılında olmak üzere 1932, 1940 ve 1944 yıllarında Meclise bekârlık
vergisi için kanun teklifleri sundu. Süleyman Sırrı Bey teklifini sunarken bundan beklediği
faydaları şu şekilde açıklamıştı: ‘Çok çocuklu fakir ailelere yardımda bulunmak için
bekârlardan vergi alınmasını teklif ettim. Teklifim bekârları evlenmeğe mecbur etmek
değil Sadece onları evlenmeğe teşvik ve çok çocuklu ailelere belli ölçülerde de olsa destek sağlamak içindir’. Konu meclis tutanaklarından halkın gündemine de yansıdı. Gazetelerde

vergi tasarısı günlerce tartışıldı. Anketler düzenlenerek halkın ve aydınların görüşlerine
yer verildi. Tartışmalar kimine göre bir hayaldi. Onlara göre Türkiye’de zaten insanlar
yeteri kadar erken yaşlarda evleniyor ve nüfus artışını sağlayacak kadar da çocuk
dünyaya geliyordu. Asıl sorun doğan çocukların yaşatılamaması idi. Bu yüzden bekârlık
vergisi koymak yerine doğan çocukların yaşatılması için önlem alınması gerektiğini ileri
sürüyorlardı. Buna karşılık kanun tasarısının hayata geçirilmesi için uygun zamanın beklenmesi
gerektiğini savunanlar, bekârlardan alınacak verginin çocuk ve anne sağlığı ile
çok çocuklu aileler için harcanacağını ileri sürmüşlerdi. Süleyman Sırrı Bey’in teklifi
birkaç defa reddedilmesine rağmen 1949 yılında dolaylı şekilde de olsa ‘gelir vergisi’
kanununun 90. Maddesi ile bekârlık vergisi ‘bekârlık zammı’ adi ile yasallaştı.


Tam Metin:

PDF

Refback'ler

  • Şu halde refbacks yoktur.


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.